Doktorlar pandeminin yeni dalgası konusunda uyarıyor

İnfluenza, RSV (Respiratuar sinsityal virüs) ve COVID-19 salgınları Türkiye’de bir ayı aşkın süredir hız kesmeden devam ediyor. Sağlık Bakanlığı, pandemiye karşı gerekli önlemleri almaktan kaçınmak için her ay binlerce fazladan ölüme neden olan COVID’in etkisini gizlemeye çalışıyor.

Halk sağlığı krizinin boyutunu bilmesine rağmen Sağlık Bakanlığı bu son dalgayı mevsimsel nezle olarak tanımlayarak geçiştiriyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 18 Ocak’ta bakanlık web sitesinde yayınlanan açıklamasında “üst solunum yolu enfeksiyonlarının arttığı bu dönemde ne yapılmalı?” sorusuna cevaben şu yanıtı verdi: “Soğuk algınlığı, nezle kaynaklı şikâyetler karşısında normalde davrandığımız gibi davranmalıyız. Bu gibi şikâyetler hepimizin pek çok kez tecrübe ettiği gibi basit tedbirlerle kısa sürede geçer.”

COVID-19'dan hayatını kaybeden Münevver Kaya'nın yakınları İstanbul'da düzenlenen cenaze töreninde dua ediyor (2020).

Ancak hekimler bakan ile aynı fikirde değil. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Aile Hekimliği Kol Başkanı Dr. Emrah Kırımlı 10 Ocak’ta online olarak yapılan basın açıklamasında, daha önce de “bugünküne benzer dalgalar yaşandığını fakat alınan önlemlerle bu dalgaların geri çekilebildiğini, oysa bugün önlem alınmadığı için çok daha ciddi bir durum ile karşı karşıya kalındığını” belirtti.

Türkiye’nin dört bir yanındaki aile hekimleriyle konuştuklarını ve hemen hepsinin aynı tabloyu çizdiğini kaydeden Kırımlı şu ifadeleri kullandı: “Bakan nezle diyor ama biz nezlenin ne olduğunu biliyoruz. Hastalarımız nezle değil, COVID ve İnfluenza geçiriyor. Bazılarını kaybediyoruz. Buna karşın ne test yapılıyor ne tanı konuyor. İnsanlar hasta hasta çalışmaya zorlanıyor. Salgının yükü sağlık emekçilerinin omuzlarına bindiriliyor. ASM’ler [Aile Sağlık Merkezleri] mekânsal sorunları nedeniyle bulaş alanlarına dönüşüyor. ‘Ölen ölsün, hastalanan hastalansın’ yaklaşımı var. Tüm bu yaşananların sorumlusu Sağlık Bakanı’dır.”

Kırımlı son bir ayı şöyle değerlendirdi: “Tüm okullar hastalıktan kırılıyor, işyerlerinde çalışanlar hastalıktan kırılıyor. Okullarda sınav dönemi olması, işyerlerinde ise çalışma şartları ve patron baskısı nedeniyle yurttaşlarımız istirahat edemiyor, çalışmaya, hasta hasta çalışmaya, işe ve okula bu şartlarda gitmeye ve kendileri ile birlikte okul ve işyerlerinde ya da toplu taşıma araçlarında çevrelerinde olan kişilere de salgını yaymaya devam ediyor.”

Gazi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol Halk TV web sitesinde 16 Ocak’ta yayınlanan makalesinde ülke genelinde salgının nedeni olan grip, yeni varyant JN.1, RSV gibi solunum yolu virüslerinin inme, kalp krizi ve pıhtı atma ile yakın ilişkili olduğunu belirtti. Şenol, bu durumun bu yıl pandemi öncesi dönemlerin üzerine tırmanan fazladan kış ölümleri ile yakından ilişkili olduğunu ifade etti.

Şenol, ayrıca BBC Türkçe’ye yaptığı açıklamada, testlerin yapılmaması nedeniyle riskli kişilere uygun tedavi sağlamada sorunlar yaşandığını vurguladı. Şenol, çocuk yaş grubunda beta testi, 15 yaş ve üstünde ise grip ve COVID-19 testlerinin yapılmasının önemli olduğunu belirterek, teşhis sonucuna göre destek tedavisinin uygulanması gerektiğini ifade ediyor. Ayrıca, grip ya da COVID-19 teşhisi konulduğunda, evdeki diğer bireylerin korunmasının büyük önem taşıdığını sözlerine ekliyor.

Doktor Kırımlı da benzer uyarılarla bu hastalıkları test yaparak birbirinden ayırmanın tedavi için önemli olduğunu şu sözlerle belirtiyor:

Şu anda influenza için bile test yapamıyoruz. Halbuki karşımıza gelen şeyin ne olduğunu bilsek ona göre bir ilaç vereceğiz. Ne olduğunu bilmeyince, elimizde ne imkân varsa kullanalım diyorsunuz ve bu da gereksiz antibiyotik kullanımına yol açıyor.

Neyle karşı karşıya olduğumuzu bilmediğimiz için belki evdeki diğer kişiler için önlem alamıyoruz. Sanki eski bir çağda yaşıyor gibi, hastaları körlemesine tedavi etmeye çalışıyoruz.

Dünya Sağlık Örgütü’nün Halk Sağlığı Acil Durumu ilanını kaldırdığı ve emperyalist devletlerin COVID test ve takip süreci ile vaka ve ölümlere dair bilgi paylaşımını sona erdirdiği 2023 bahar aylarında Türkiye de aynı yolu izledi. Uzmanlar ancak hastane kapasiteleri ve fazladan ölüm sayıları gibi sınırlı verilere sahip.

Türk Yoğun Bakım Derneği Başkanı Prof. Dr. Tuğhan Utku, Ocak ayı başında yaptığı açıklamada “biraz fazlaca bir baskı hissettik hasta sayısı itibarıyla. Yoğun bakımlarda kabaca yüzde 65-70 civarında seyreder doluluklar olağan dönemlerde. Şu anda bu oranın yüzde 100’ler civarında olduğunu öngörüyoruz,” dedi. Utku ayrıca planlı ameliyatların da bu nedenle ertelendiği ya da iptal edilmek zorunda kalındığı yönünde sahadaki meslektaşlarından geri bildirimler aldıklarını belirtti.

BBC Türkçe’ye konuşan İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Dr. Hacer Ayşen Yavru da “Yoğun bakım yataklarının en fazla bulunduğu il olan İstanbul’da boş yatak bulunamaması nedeniyle yetersiz alt yapıya sahip yoğun bakım servisleri açılıyor, fakat bunlar da yetersiz kalınca entübe hastalar servislerde, acil servis kırmızı alanlarında sedye üzerinde izleniyor,” dedi.

Türk Tabipleri Birliği Pandemi Çalışma Grubu’nda “fazladan ölümler” üzerine çalışıp çeşitli raporlar yayımlayan Güçlü Yaman, 22 Ocak’ta X hesabından yaptığı paylaşımla, toplumdaki fazladan ölümlere dikkat çekti. Yaman’a göre İstanbul’da ölümler 19 Ocak itibarıyla pandemi öncesindeki 3 yıllık ortalamanın yüzde 12 üzerinde seyrediyor. 13-19 Ocak haftasında günlük ortalama fazladan ölüm sayısı 32 oldu. Mevcut durumda bu sadece İstanbul’da ayda yaklaşık bin kişiye tekabül ediyor.

Loading Tweet ...
Tweet not loading? See it directly on Twitter

Daha fazla ölümün yanı sıra, milyonlarca insan Uzun COVID’e yakalanarak güçten düşecek ve sakat kalacaktır. “Sonsuza kadar COVID” politikası, virüsün daha ölümcül varyantlara dönüşme riskini de arttırmaktadır.

Türkiye’deki ve tüm dünyadaki egemen seçkinler, kârlarını tehlikeye atmamak için pandemiyi görmezden geliyor ve halk sağlığını hiçe sayıyor. WSWS’de yayınlanan “İşçi sınıfı, kapitalist barbarlığa karşı mücadele ve Sosyalist Devrimin Dünya Partisi’nin inşası” başlıklı 2024 Yeni Yıl açıklamasında belirtildiği üzere:

Pandeminin durdurulabilmesinin tek yolu, tüm dünya nüfusunun dayanışma içinde ve geniş tabanlı bir halk sağlığı programını uygulamak için kolektif bir kararlılıkla hareket ettiği, küresel olarak koordine edilen bir ortadan kaldırma stratejisidir. Bu strateji, kitlesel testler, temaslı takibi, tüm enfekte hastaların güvenli bir şekilde izole edilmesi ve tedavisi, yüksek kaliteli maskelerin genel kullanımı ve HEPA filtreleri ile Far-UVC cihazlarının güvenli bir şekilde uygulanması yoluyla temiz iç mekan havası sağlamak için tüm kamu binalarının yenilenmesi etrafında şekillenmelidir.

Bu çözüm yönteminin kapitalist sistem içerisinde uygulanması mümkün değildir. Bu sebeple pandemiye karşı mücadele sadece tıbbi değil esas olarak küresel ve siyasi bir sorundur ve işçi sınıfının küresel ölçekte müdahalesini gerektirmektedir.

Loading